Deprem Bölgelerinde Görülen Yaygın Yapısal Hatalar
1 - Yanlış projelendirme, tasarım hatası
2 - Zemin ve temel etüdü eksikliği
3 - Beton mukavemetinin düşük olması, betonda deniz kumu ve pürüzsüz mıcır kullanılması
4 - Etriye, çiroz demiri eksikliği ve demir uçlarında gönye yapılmaması
Deprem 6 şubat günü sonrası tüm dünyayı derinden etkiledi ve bu doğal afet gerekli önlemler alınmadığı taktirde ne boyutta acı verici olaylar yaşanabileceğini gösterdi. Deprem sonrası yapılan incelemelerde en ufak bir eksikliğin bile ciddi seviyede can ve mal kaybına neden olabileceği bir kez daha anlaşıldı. Bu sebeple inşaat süreci en başından sonuna kadar bilgi seviyesi ve iş ahlakı yüksek kişilerce hassasiyetle yapılmalıdır. İnşaat süreci bittikten sonra yapılacak tadilatlar da deprem etkileri göz ardı edilmeden yapılmalıdır.
Deprem sonrası yıkılmış veya hasar almış binalar bundan sonraki yeni imalat süreçlerinde nelere dikkat edilmesi gerektiğini bariz bir şekilde gösteriyor. Bu yapısal hatalardan en sık rastlananları şöyle;
Yanlış projelendirme, tasarım hatası
Bir çok binanın projesiz kaçak yapılması veya hazırlanan projelerde mühendislik anlayışının bulunmaması önemli sayıda yıkıma sebep olmuştur. Oysa ki deprem bölgelerinde dayanımı yüksek yapılar inşa etmek için kaliteli mühendislik hizmetleri olmalı ve mimari tasarımların statik özelliği güçlü olmalıdır. Detaylı statik uygulama projeleriyle imalat aşaması kolaylaştırılmalıdır. Yapılan tasarım hataları yeni binaların dahi yıkılacağını gösterdi. Bina iskeletinin ağrılık merkezi ve rijitlik merkezinin çakışmaması sonucunda deprem kuvveti etkisiyle binalar burulma davranışı göstermiş ve yapı elemanlarının bağlantı noktalarında kopmalar gerçekleşmiştir. Yapı elemanlarının birbirinden kopmaları sonucu yıkımlar gerçekleşmiştir.
Zemin ve temel etüdü eksikliği
Su üzerine bile depreme dayanıklı yapı tasarlanabilir ancak doğru zemin raporlarıyla. Zemin ve temel etüdü yapılması imar kanununa göre zorunlu olarak istenmektedir. Ancak tüm Türkiye’de olduğu gibi bu uygulama ve denetim deprem bölgelerinde de çok düşük seviyede. Yapıya ait tüm projeler zemin ve temel etüdüne göre yapılması gerekirken bu eksiklik de bir çok yıkıma sebep olmuştur. Deprem etkisiyle yumuşak zeminlerde sıvılaşma olarak bilinen zemin hareketi oluşur. Sıvılaşma hareketi sonucu gerekli zemin etüdü yapılmayan binalar devrilmeye zorlanır.
Beton mukavemetinin düşük olması, betonda deniz kumu ve pürüzsüz mıcır kullanılması
Yıkılan ve hasar gören binalardaki beton numuneleri beton dayanımının olması gerekenden çok düşük olduğunu gösteriyor. Bazı binaların betonlarının el ile sıkmayla bile kırıldığı gözlemlendi. Eski binaların betonlarında kullanılan deniz kumu zamanla beton içerisindeki inşaat demirinin de korozyana uğramasına ve işlevini yitirmesine neden olmuştur. Yapı elemanları betonlarının içerisinde bulunan pürüzsüz oval mıcır betonun kolayca dağılmasına yol açmıştır. Demirlerin korozyana uğraması ve betonun dağılması sonucunda yapı elemanları işlevlerini yitirirerek tüm katlar üst üste çökmüştür.
Etriye, çiroz demiri eksikliği ve demir uçlarında gönye yapılmaması
Etriye ve çiroz kolon ve kirişlerdeki boyuna ve yataydaki inşaat demirini sararak bu demirlerin işlevlerini yerine getirmelerini sağlar. Yıkılan bir çok binada etriye ve çiroz aralıklarının çok geniş olması, sayılarının az olmasından dolayı veya etriye uçlarında 135 derecelik gönyeleme yapılmadığı için kolon ve kirişler patlayarak görevlerini getirmemiştir. Etriye ve çiroz uçlarının iç tarafa gönyelenmemesi en sık rastlanan demir bağlama hatalarındandır. Bu gibi imalat hataları yapı elemanlarının istenen performansı vermemesine neden omaktadır. Kontrol mühendisleri bu detayları kesinlikle atlamamalıdırlar.
Nervürsüz demir kullanımı
İnşaat demirleri dişli yapısı sayesinde içinde bulunduğu betona sıkıca tutunur. Ancak eski binalarda kullanılan nervürsüz(dişsiz) inşaat demirleri beton içine tutunamadığı için kopmalara ve kırılmalara sebep olmuştur. Bu kopmalar ve kırılmalar sonucunda nervürsüz demir kullanılan kolon kiriş gibi yapı elemanlarının betonlarında dağılmalar ve patlamalar meydana gelir. Bu dağılmalar sonucu binalarda göçmeler meydana gelmiştir.
Yumuşak kat problemi
Restoran, mağaza, dükkan gibi yerler için kullanılan zemin katlarda sıkılıkla yumuşak kat problemleri görülmüştür. Zemin kat yüksekliği üst katlara göre oldukça yüksekse veya bölme duvarlar üst katlara göre az ise deprem kuvveti sonrası yanal ötelenmeden dolayı zemin kat hizasında kırılmalar oluşmaktadır ve zemin katlar bu gibi durumlara göre hazırlıksız oldukları için fazlaca yıkıma sebep olmuşlardır. Bazı binaların zemin katlarındaki mağazaların geniş bir alan açmak için bölme duvarları veya kolonları kaldırdırmalarından dolayı yumuşak kat problemi oluşturduğu görülmüştür ve bu sebeple bina yıkılmaları gerçekleşmiştir. Binalar hatasız tamamlansa dahi sonrasında yapılacak herhangi bir tadilatta yumuşak kat etkisi unutulmamalıdır.
Kısa kolon etkisi
Kısa kolon etkisi ülkemizdeki yapılarda sıklıkla görülmektedir. Deprem bölgelerinde de binaların yıkılmalarına veya ağır hasar almalarına neden olmuştur. Yapılardaki kolonların bazılarının diğer kolonlardan kısa olması ve diğerlerine göre farklı davranış göstermesi bu düzensizliği oluşturur. Genellikle bodrum katların ve merdiven boşluklarının aydınlatılması için kolonlar arasında bulunan bölme duvarların içinde bant pencere için bırakılan boşluklar kısa kolon etkisi yaratmaktadır. Boşluk hizasına denk gelen kolon kısmı fazlaca rijitlik gösterdiği için daha yüksek kesme kuvvetine maruz kalır ve deprem kuvvetine dayanamayarak patlayabilir. Kısa kolon etkisi bina tasarım aşamasında göz ardı edilmemeli ve gerekli önlemler alınmalıdır.
Kötü işçilik, imalat hataları, denetleme eksikleri
Deprem bölgelerinde yapılan incelemeler gösterdi ki binalar için hazırlanan projeler zemin etütleri gibi tüm hazırlıklar eksiksiz yapılsa dahi imalat sürecinde yapılan kötü işçiliğin neden olduğu hatalar yıkımlara sebep olmuştur. Yapı inşa sürecinde proje uygulamalarının nasıl yapılacağı iyi bilinmelidir. Bu süreçte yapılan işçilikler öncelikle şantiye sahasında bulunan mühendisler tarafından sürekli takip edilmeli ve sonrasında yapı denetim kontrolleri titizlikle yapılmalıdır.
İmalat sürecini hatasız sürdürebilmek ve gerekli kontrolleri yapmak için deprem bilgisi yüksek mühendis ve mimar ekibi olması gerekmektedir. Mühendis ve mimar ekibi göz ardı edilen herhangi bir hatanın ne denli can kayıplarına yol açabileceğini unutmadan tüm imalatları tamamlamalıdırlar.
Kaçak kat çıkılması
Binalar yapıldıktan sonra tasarlanan proje harici yapıya ilave edilen kaçak kısımlar bir çok yıkıma sebep olmuşlardır. Kaçak kısımlar tasarım aşamasındaki hesaplamalara dahil olmadığı için mevcut yapıya ciddi zarar verirler. Kaçak kat eklenmesi halinde mevcut yapıya taşıyabileceğinden fazla yük bindirilmiş olur, bina ağırlık merkezi değişir, bina rijitliği ve sistemi değişir. Bu gibi etkileri karşılamayan binalarda göçmeler meydana gelmiştir.
Erdem Demir
İnşaat Mühendisi